LOST
Bizleri yabancı diziyle tanıştıran ilk dizidir herhalde..Ülkemizde yeni bir tutkunun başlama sebebidir.Sabahlara kadar dizi izleyip,sınavların önüne geçen bir çağın başlangıcıdır:))Daha o kadar çok şey var ki hakkında konuşulacak şimdilik tadında bırakıp bir iki satır konudan bahsedelim..Fazla detaya inmeden,hala izlemeyen vardır düşüncesiyle spoilere dikkat ederek bahsedeyim:)Bir uçak kazası sonucu kendilerini bir adada bulan yolcuların umutlarını,hayatta kalma mücadelelerini,sırlarını,yaşayacakları gizemleri,sürprizleri,gerilimleri,psikolojilerini,aşklarını,mutluluklarını ve adadan kurtulmanın yollarını anlatan devrimin mimarı olan dizidir..
BREAKİNG BAD
2008 yılında başlayan ve ödüle doyamayan bir yapım olan dizi,gelmiş geçmiş en iyi diziler arasındadır..Ailesine bağlı bir baba olan Walter White kimya öğretmeni olmasının yanında ek iş olarak oto-yıkamacıda çalışmaktadır..Günlük yaşamında pek cesur olmamakla birlikte korkak ve ezik bir karakter olarak bilinen White akciğer kanseri olduğunu ve kısa bir ömrü kaldığını öğrenir..Bundan sonra hayatı tamamen değişen White ailesine artık bakamama olma ihtimalini göze alıp hayatında cesaret edemediği riskleri almaya başlar..Ailesine para bırakmak için eski öğrencisi Pinkman ile birlikte uyuşturucu işine girer ve yakalanmamak için sırların hangi psikoloji içinde saklandığını biraz da traji-komik olaylarla anlatan,uzun yıllar unutulmayacak bir dizi..
NOT:Çok ağır ilerlediğini düşünüp yarıda kesenler veya izlemeyenler zaten izlemesin..
DEXTER
Dexter Morgan'ın tek hastalığı vardır;o da öldürmek..Bu hastalığın ilacının olmadığını bilen yada olsa bile işe yaramayacağını düşünen Dexter'ın polis babası çaresizce öldürmesine izin verir..Sadece gerçek suçluları,katilleri öldürmesini söyler ve nasıl yapılacağını öğretir..Zaman geçince Dexter daha tecrübeli ve Adli Tıp Analisti olarak karşımıza çıkar..Onun için artık herşey gizem ve yalandır..Dikkatli olmasının yanında duygusal açıdan hem bir dost,hem bir kardeş,hem de bir sevgili gibi yakınlıklardan uzak duran Dexter'ın gerçeklerini paylaştığı tek kişi ölen babasıydı..Ama zaman ilerleyince bu yakınlıkların,dostun,kardeşin ve sevgilinin olduğu bir dünya onu beklemektedir..Artık herşey daha zor ve sırlarla geçmek zorundadır..Seri katile hayran olmak bu olsa gerek..
PRISON BREAK
2005 yılında başlayan yapım,bizleri yabancı dizilere teşvik edenlerin başlarında gelmektedir.Hapishane temalı olan dizide abisini idamdan kurtarmak için banka soygunu gerçekleştirip aynı hapishaneye düşen kardeşin hikayesi konu alınıyor..Abisini kurtarmaya hapishaneye düşen Scofield herkesten farklı üstün zekasıyla izleyiciyi heyecanlandıran ve dizinin bölüm sonlarının kilit bir şekilde bitmesinde en büyük pay sahibi olan karakter..Eğer daha izlememiş ama tüm bölümleri elinde olan varsa,unutmasın ki;tek bir bölümle yetinmeyecekler.Öyle bir dizi ki;bölüm sonu en can alıcı,en heyecanlı yerlerde bitmesi müthiş bir teşvik veriyor ve hemen diğer bölüme geçmemize sağlıyor..İzlemeyen kalmamıştır herhalde..Keşke ben kalsaydım ve o duyguları tekrar yaşasaydım..
THE MENTALIST
Medyumluk yaparak hayatını kazanan başrolümüz Patrick Jane,katıldığı bir tv programında meşhur bir seri katil olan Red John hakkında analiz yapar..Programda hiç yakalanmayan ve kim olduğu bilinmeyen Red John hakkında yaptığı yorumlar karısı ve kızının ölümüne sebep olur..Hayatını bu katili yakalama arzusuyla geçirecek olan Jane,çok iyi bir medyum(psişik)olduğundan California Araştırma Bürosu(CBI)tarafından danışmanlık teklifi alır ve Red John'a daha yakın olacağını bildiği için hiç düşünmeden kabul eder..Kendine hayran bırakan çözümleri,delilleri bulma yöntemi,kişileri okuma becerisi bir nevi Sherlock Holmes gibi gelse de,Jane sadece iyi bir gözlemci olduğunu savunur..Aynı zamanda sempatik hareketleri ve yeri geldiğinde duygusallaşan yapısı hayranlarının büyük beğenisini almıştır..Ana konudan sapmadan her bölüm farklı cinayetleri araştıran dizinin bölüm isimlerinin hepsinde "red"başlığını görürsünüz..
THE WALKING DEAD
2010 yılının Kasım ayında başlayan dizinin 3.sezon prömiyeri 10.9 milyon seyirci tarafından izlenerek dünya çapında kablolu drama dizisi olarak rekor kırmıştır..Yapılan en iyi zombi konulu yapımların başında olan dizi,kaza sonucu hastaneye kaldırılan şerif Rick'in uyandığında başka bir dünyayla karşılaştığını ve tam iyileşmeden,neler olduğundan habersiz ailesini bulmak için yola çıkmasını,hayatta kalanların mücadelesini,zombiler dışında kendi insanları arasındaki savaşı anlatan son yılların en gözde dizilerinin başında gelmektedir..
24
2001 yılında seyirciyle buluşan dizi 8 sezon yayında kalmayı başarmıştır.Kiefer Sutherland'ın hayat verdiği Jack Bauer karakteri üzerine yoğunlaşan dizide olayların gerçek zamanlı işlemesi,yani 1 bölüm 1 saat,24 bölüm ise 1 gün içinde yaşanan olayları ele almaktadır.CTU adındaki Anti Terör Birimi'nin direktörü olan Jack Bauer'ın Ulusun güvenliği için neler yaptıklarını,müthiş bir aksiyonun içine doğru sürüklenişini,köstebeklerin her yerde olduğu,güvenin imkansız olduğu bu dünyada gerçekleri ortaya çıkarmak,suçluları yakalamak için kendi kurallarının nasıl işlediğini izleyeceğimiz dört dörtlük bir dizi..Hayranlarını sevindirecek bir haber ise 9.sezonu 2014 yazında ekranlara gelecek..
PERSON of INTEREST
2011 yılında ilk bölümüyle ekranlara giren Person of Interest'in başrollerinde Lost dizisinden tanıdığımız Benjamin Linus karakterine hayat veren Micheal Emerson ve Mel Gibson imzalı Tutku filminde Hz İsa'yı oynayan Jim Caviezel var...Başına kötü olaylar gelecek insanların bu olaylarlar başlamadan durdurulması üzerine ve kimliklerin önceden tespit edildiği "makina"denilen bir tasarımın yaratıcılarından olan gizemli milyarder Harold Finch(Micheal Emerson),kendini kaybetmiş eski asker ve CIA'de görev yapmış John Reese(Jim Caviezel)'i işe alarak Makine'den gelen isimleri kurtarmak için birlikte çalışmaya başlarlar...Ana konudan ayrılmadan her bölüm farklı olayların yaşandığı kirli polislerin,mafyaların,çetelerin olduğu bu dünyada hayatları kurtarmak zor olsa da, bu iki kişinin tek amacı yaşanacak kötü olayları durdurmak..
THE VAMPIRE DIARIES
500 yaşındaki iki kardeş vampirin Mystic Falls adlı kasabaya gelişi üzerine gelişen olayları anlatıyor..Vampirler,cadılar,kurt adamlar,avcılar,melezler,gezginler gibi doğa üstü varlıklardan oluşan bir dünya da insan olmak ne kadar iyi?Aşkın,gerilimin,aksiyonun özellikle de sırların bol olduğu en popüler gençlik dizileri arasındadır..
NİKİTA
PERSON of INTEREST
2011 yılında ilk bölümüyle ekranlara giren Person of Interest'in başrollerinde Lost dizisinden tanıdığımız Benjamin Linus karakterine hayat veren Micheal Emerson ve Mel Gibson imzalı Tutku filminde Hz İsa'yı oynayan Jim Caviezel var...Başına kötü olaylar gelecek insanların bu olaylarlar başlamadan durdurulması üzerine ve kimliklerin önceden tespit edildiği "makina"denilen bir tasarımın yaratıcılarından olan gizemli milyarder Harold Finch(Micheal Emerson),kendini kaybetmiş eski asker ve CIA'de görev yapmış John Reese(Jim Caviezel)'i işe alarak Makine'den gelen isimleri kurtarmak için birlikte çalışmaya başlarlar...Ana konudan ayrılmadan her bölüm farklı olayların yaşandığı kirli polislerin,mafyaların,çetelerin olduğu bu dünyada hayatları kurtarmak zor olsa da, bu iki kişinin tek amacı yaşanacak kötü olayları durdurmak..
THE VAMPIRE DIARIES
500 yaşındaki iki kardeş vampirin Mystic Falls adlı kasabaya gelişi üzerine gelişen olayları anlatıyor..Vampirler,cadılar,kurt adamlar,avcılar,melezler,gezginler gibi doğa üstü varlıklardan oluşan bir dünya da insan olmak ne kadar iyi?Aşkın,gerilimin,aksiyonun özellikle de sırların bol olduğu en popüler gençlik dizileri arasındadır..
NİKİTA
İlk sezonu 2010 yılında yayınlanan "Bölüm" adında devletin kirli işlerini yapan birimden kaçan ajan Nikita'nın Bölüm'e karşı açtığı savaşı anlatan dizi...Daha ilk bölümden izleyicisinin beğenisi toplayan Nikita,sizi kendi hikayesine ortak yapıp müthiş bir aksiyonun içine sokuyor..
GAME of THRONES
2011 Nisanında çekilen stratejik savaş dizisi..İsminden de anlaşılacağı gibi tam bir taht oyunu kavgası var..Yedi krallığın olduğu bu oyunun içinde dövüş veya savaş aksiyonlarına sık rastlayamasak da stratejinin bol ve heyecanı yüksek sahneleri izleyiciyi fazlasıyla cezbetmektedir.. Beş farklı ülkede çekimleri yapılan dizi fantastik kurgularıyla ve hemen hemen her bölümde dört mevsimi de izleyiciye yansıtması ciddi bir yapım olmasının da örneğidir..Dizide kullanılan isimler,diller ve kültürlerin var olmuş gibi izleyicide hissettirmesi başka bir başarıdır..Kısaca dizikolik biriysen listenin tepesinde olması gereken gerçek kaliteli dizilerden birisidir..
HOUSE M.D
2004 yılında başlayıp tam 8 sezon süren,bitince etkisinden çıkmanın zorluğunu bana yaşatan en çok özlediğim dizidir belki de..Dr.Gregory House her doktorun yaptığı rutin işleri yapmak istemeyen, yapsa bile karşılıksız yapmayan,sadece soru işareti olan ve ilgisini çeken hastalara bakan teşhis ekibinin başı,ünlü bir doktordur..Ayağındaki ağrı yüzünden uyuşturucu ilaç kullanan,bu yüzden agresif,vurdumduymaz,gamsız,yalnızlık çekmeyi seven, kendini çevresindekilerden soyutlayan bir karakterdir.Aynı zamanda da söylediği sözler, Dolstoyovski'nin kara mizah versiyonu sanki..Ayrıca"Espri yapan kendisi gülmeden güldürendir"diyenlerin tarzında bir karakterdir..Konuya gelirsek House,üç kişilik ekibi,en iyi arkadaşı ya da tek arkadaşı onkoloji uzmanı Wilson ile House'un çelişkili ilişkisi ve hastanenin yöneticisi olan Cudy ile birlikte hastanede yaşananlar yer alıyor..House'un en çok kullandığı bir söz dizide sloganlaşmıştır."Everybody Lies"(Herkes yalan söyler) ve daha nicesi..Anlatarak övülemeyecek bir yapım olmasının en büyük faktörü karaktere hayat veren ve bu rolüyle iki kez Altın Küre'nin sahibi olmuş Hugh Laurie'dir..Son olarak da sezon finallerinin en iyi olduğu dizidir diyebilirim ve müthiş psikolojik bölümlerle geçmiştir..
HOMELAND
2011 yılında yayın hayatına başlayan dizi politik bir CIA Dramasıdır..Irak'tan 8 yıldır dönemeyen ve artık öldüğü bilinen bir denizcinin 8 yıl sonra CIA tarafından bulunup ülkesine kahraman olarak dönüşü hikayesiyle başlıyor..CIA analistlerinden olan Carrie,Irak'ta sorguladığı bir teröristin ölmeye gitmeden önce kendisine söylediği söz ile Irak'tan kahraman olarak dönen Çavuş Brody'den şüphelenmeye başlar.Hem diziyle hem de oyuncularıyla birlikte Altın Küre ve Emmy ödüllü olan dizi kaliteli bir konuya sahiptir..İzlediğim en kaliteli ve üst düzey dizilerden birisi..
SHERLOCK
Bildiğimiz İngiliz kurgusal kahraman Dedektif Sherlock Holmes.. Sinemada,tiyatroda ve özel gösterimlerde bir çok kez canlandırılmıştır..Bu günümüz sinema dünyasında en çok ilgi gören Robert Downey Jr'ın müthiş performans sergilediği ve aynı zamanda oyuncu kadrosu ile görselliğiyle de dikkat çeken 2009 yapımlı filmdir..Bu kadar ilgi gören bir filmin ardından ve başarılı bir canlandırmanın ardından yeni bir Sherlock acaba ilgi görebilirmiydi?Hem de modern zamanda geçen bir hikaye olacak..Hep bu tereddütle bekledim ve izlemeye cesaret edemedim..Artık izleyecek pek dizi bulamamıştım,merak edip açtım izledim..Dizi üç sezonu geride bırakmış,ben daha yeni izlemişim.Utandım kendimden ve ön yargıyla yaklaşmanın pişmanlığını çektim..Her neyse, İngilizlerin kendi kurgusal kahramanını bu modern zamana uyarlayarak müthiş bir iş çıkardıklarını gördüm.Başrol için R.Downey'den sonra şüphelerim vardı ama; Benedict Cumberbatch'ın performansını görünce bembeyaz oldu..Yine de Downey ve kendi zamanlı filminin yerine geçemez.Fazla uzatmadan modern Sherlock'u herkesin tanıması gerekir düşüncesindeyim..
SPARTACUS
Trakyalı bir köle olan Spartacüs,Roma ordusundan kaçtıktan kısa bir süre sonra bulunup Romanın en büyük eğlencelerinden biri olan gladyatör dövüşlerine çıkarırlar.Spartacüs ve yakalanan diğer köleleri gladyatörlerin karşısına çıkarıp ölmelerini izlerler..Ama bu Spartacüs için o kadar da kolay değildir..Gladyatörleri yenerek hayatta kalmayı başaran Spartacüs,Gladyatör okulu sahibi olan Batiatus tarafından satın alınır.Burada kendini biraz daha geliştirerek Romanın en iyi gladyatörü olur ve Spartacüs adını alır...Bundan sonra artık herşey intikam ve özgürlük uğrunadır..İçindeki liderlik özelliklerini çıkarmaya başlayan Spartacüs,ilk iş olarak bu okuldan çoğu savaşçı olan 77 köleyle kaçar ve ününü yaymaya başlar..Artık sevdiklerinin intikamı ve kölelikten kurtulmak için Roma İmparatorluğuyla savaşmak zorundadır..Roma'ya büyük darbeler indiren,iç politikalrını sarsan,Güney İtalya'ya egemen olan ve 100 bin köle ile görkemli bir savaşa giren Spartacüs'ün mezarı bulunamamıştır..Dizi ayrıca görsellik olarak,bol kanlı dövüş sahneleri ve cinsel ağırlıklı bölümleriyle dikkat çekmiştir..
VİKİNGS
History Channel ekranlarında 2013 Martında yayınlanan biyografik-savaş dizisi..Vikinglerin dünya üzerinde tanınmasını sağlayan Kuzeybatı Avrupa'da yaptığı fetihleridir.. Dizinin başlangıcı iseViking kahramanı olan Ragnar Lothbrok'un yükselişini ve Batıda olan istilalarını anlatıyor..Vikinglerin yaşam tarzını,gelenek ve göreneklerini,savaş aletlerini ve taktiklerini yakından tanıma fırsatı sağlayan dizi,bir Spartacüs gibi aksiyonu bol ve dövüş sahnelerindeki görselliğiyle geçmese de tarihe meraklı olanların ilgisini çekmektedir..
HELL ON WHEELS
Amerikan İç Savaşı bittikten sonra Cullen Bohannon adındaki eski bir askerin karısnın intikamını aramasını ve1865 yılında ilk kıtalararası demiryolu inşaatını,çalışanlarını,ırkçılığı,kızıldereli baskınlarının yaşandığı Hell on Wheels ismi verilen kurdukları bölgeyi anlatıyor.. Bohannon intikam için gittiği trenle demiryolu inşaatına gelir ve kendine iş bulur..Zaman geçtikçe burada fark yaratıp sevilmeye başlayan Bohannon'ın önce intikamını alıp,sonra kendisine sorun yaratanlarla başa çıkmak için işinde yükselmek ve demiryolunun başına geçmeye çalışacaktır..Ülkemizde pek fazla popülerliği olmayan dizinin daha fazla izleyiciyi hak ettiği düşüncesiyle tavsiye edebilirim..
ROME
Altın Küre ve Emmy Ödüllerine aday gösterilmiş olan dizi J.Ceasar yönetimindeki Roma İmparatorluğunun Galya ve Mısır'a karşı verdiği mücadele ile kendi içindeki senato ve Pompei çekişmesini anlatıyor..Ana konuyu bu şekilde ele aldıktan sonra,dizinin aslında 13.Lejyonda Yüzbaşı olan Lucios Vorenus ve asker Titus Pullo'nun neler yaşadığını da konu alıyor...Bu iki askerin Galya seferinden,Ceasar'a yakınlığına ve Mısır Kraliçesi Kleopatra'ya kadar uzanan macerasını bazen duygusal,bazen eğlenceli ve bazen de aksiyonlu bölümleriyle izleyeceğiz. Punisher filmiyle tanıdığımız Ray Stevenson bu dizide Titus Pullo karakteriyle karşımıza çıkarken, Solomon Kane filmi ve The Following adlı dizide başrolde olan James Purefoy ise J.Ceasar'ın güvenini kazanan Komutan Marcus Antonius rolünde..İzlemekte geç kaldığım dizilerden bir olup,sadece Titus Pullo için bile izlenmeli diye düşünüyorum..
ARROW
Çizgi Romandan uyarlamadır.Yatla seyahat eden zengin bir varis olan Oliver Quin(Arrow) kaza sonucu bilinmeyen bir adada beş yıl hem dostun hem de düşmanın bol olduğu ortamda hayatta kalmaya çalışır..Adadan kurtulduğunda ise öğrendiği çok şey vardır..Babasının ölmeden önce verdiği bir liste de şehrin kötülüğüne yol açanların isimleri yazılıdır.Öğrendiği özel yetenekleri sayesinde adaleti kendi yoluyla arayacaktır..Aksiyon-macera ve gizem türünde ki dizi oku ve yayı olan kapşonlu bir kahramanı konu alıyor.
REVENGE
REVOLUTION
Bilim-kurgu sevenlerin beğeneceği dizi,tüm dünyada elektriklerin kesilmesini ve ardından yaşananları anlatıyor..Klasik iyi grup-kötü grup temasının da işlendiği ve bunlar Monroe Cumhuriyeti ile Asiler adıyla anılan güçlerinde olduğu dizinin asıl konusu;General Monroe'nin elektriği geri getirebilecek bilim adamlarını bulup,elektrikle güçlenip hakimiyeti tamamen ele geçirmek istemesini ve dizinin başrolünde olan Matt'in eski yakın arkadaşı olan General Monroe tarafından kaçırılan yeğenini kurtarmaya çalışmasını ele alıyor...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder